Ozan'imiz ile ilk Turkiye yolculuguna hazirlanmaya basladik. Temmuz sonu ucup Eylul ortasi donmeyi planladigimiz 6 haftalik bir TR macerasi bekliyor Ozan ve annesini. Anneannemiz California'ya yanimiza geldigi icin TR'ye giderken bize ucakta eslik edicek cok sukur. Babamiz da Agustos sonuna dogru bize katilcak. 3 hafta ayri kalicak Ozan babasindan ama artik bol bol Skype ile gorusmeler yapariz.
Son 2-3 gundur okuyorum devamli internette arkadaslarimin bloglarini, forumlari, vs...Bebekli uzun yolculuklarda nelere dikkat etmeli, yanimiza neler almali seklinde. Hatta Youtube videolari bile izledim gecen aksam sirf bebekli aile icin valiz toplama teknigi uzerine :)
Asagidaki videoda anne ivir zivir bir cok seyi ziplock posetlerine koymus. Naylon poset veya fermuarli canta kullanirdim bugune dek, ziplock kullanmak hic aklima gelmedi ama cok mantikli bence. Hem icindekileri gorebilirsin hem de duzenli saklayabilirsin cantada.
Yanimizda goturcegimiz valiz sayisi;
Ben ( anne) = 1 check in (23 kg) + 1 carry on ( 12 kg) + 1 el cantasi
Ozan ( bebis) = 1 check in ( 10 kg) + 1 el cantasi ( oyuncak vs. cantasi)
Ozan icin de 1 tane 12 kglik carry on hakki var ama iki tane carry on yanimizda cok yuk olur diye 1 taneye sigmaya caliscaz simdilik. Anneannenin de valizleri var ama onlari hic karistirmayalim simdi.
Cantalarimiza neler koyduk peki?
Ozan'in CheckIn valizi ( 10 kg max)
- kutu icinde baby krakers ( krakerler kirilmasin diye kutularinda goturuyorum, TR'de bu markayi bulamayabiliriz diye, zaten krakerler cok hafif, sadece yer kapliyor o yuzden buyuk canta + az agirlik sinirlamasi icin ideal bir esya.)
- oglen uykusunu rahat yapsin diye karartici ( orda ozellikler yazlikta filan lazim olur diye goturuyorum cunku cok isikta rahat uykuya dalamaz bizimki, evimizde odasinda kullaniyoruz cok memnunum)
- deniz bezi + 2 mayo
- yazlik ayakkabi
- Tshirt, atlet
-short, pantalon
-sapka
-gunes kremi
-bebek icin sinek kovucu krem
-anneannenin evinde kullanmak icin guvenlik bantlari, mobilya ve merdiven koseleri icin.
Ozan'in El Valizi ( kendisi tasiycakmis gibi el valizi yaziyorum bir de :) )
-minik oyuncaklar 3-4 tane aliyorum( yeni aldim ki sasirsin, daha cok ilgi gostersin diye) Buyuk oyuncak tasimayi tavsiye etmiyorlar cok yer kaplamasin diye ama cok da minik oyuncak kaybolup gider. Top gibi yuvarlak oyuncaklar da yuvarlanip gidiyor kayboluyormus)
- zip lock icinde acil durum ilaclari ( first aid kit, siringa icinde hazir Tylenol bebek agri kesicisi, dis agrisi icin agriyi azaltici jel ( Orajel)
- zip lock icinde 2-3 tane tupte mama, su sisesi ve kraker ( mamalarin cogunu carry-on cantada tutarim sanirim, kalkistan sonra alirim gerektikce, ilk 1-2 saat gerekicek kadarini yanimizdaki el valizine koyarim.)
- anti-bacterial wipes ( ucakta hastalik kapma risklerini azaltmak adina koltuk kenarlarini, acilan masayi, pencere ve cami guzelce silmek lazim)
- el silme mendilleri
- bebek bezi ve temizleme mendilleri, pisik kremi, sampuan ve jolesi
Ozan'a ucak icin 2 tane yeni ufak oyuncak aldim sevdigim bir marka olan PlanToys'dan. Bir de Amazon'dan uyurken kullandigi mavi lovey'sine cok benzeyen bir lovey daha aldim. Hem yedek olur hem de ucakta yanina alir diye, belki de uykuyu cagristiri da rahat uykuya dalar ucakta. Gorucez bakalim...
-sesli monitor ( anneannenin evinde Ozan'i uyurken duymak icin)
- sac duzlestiricisi
-fotograf makinam ve sarj aleti ( 2 yedek SD kart)
Benim El Valizim
-kimlikler, pasaport, ucak biletleri
-ipad, cep telefonu
- ucakta icmek icin airborne ( hastalik icin tedbir) ve agri kesici
- dergi ( eminim cok vaktim olucaktir bebekle :) )
- hirka, corap
- ucak icin travel kit
Carry On ( 12 kg max)
Buraya ucaga bindigimizde ilk etapta cok fazla lazim olmayacak ama ucakta ilerleyen saatlerde ihtiyac duyacagimiz seyleri koyucaz. Ozellikler ilk 1 saat icerisinde bekleme ve kalkis esnasinda ayaga kalkip, carry on valizi bulmak, acmak, kapamak cok kolay olmaz cunku.
- battaniye
- yer ortusu
- mini oturak ( mama yedirmek, kitap okumak icin)
- Ergo baby ( olur da ayakta uyutmam gerekirse ergo babyde tasiyarak uyuturum artik, kucagimda uyumayabilir diye korkuyorum)
Bu ay icine cekilmis videolari ay bitmeden ve bizim Turkiye yolculugu baslamadan yuklemek istedim. Ozan 10 aylik olarak cok yeni hareketlerine son hizla devam ediyor ama ne anneannesi ne de annesi bu hareketlere ragmen henuz 1 kilo bile vermediler.
Burda Ozan 10.5 aylik ve en son gittigimiz Sarimsak Festivalinde cop kutularini itiyor.
Asagidaki videoda Ozan emekleyerek mutfaga girmis sabah sabah ve babasi onu tencereleri kurcalarken bulmus. Evimizde bebek icin guvenlik onlemleri almaya basladik ama henuz mutfak dolaplarina sira gelmemisti, Ozan'da bu firsattan istifade ederek dolaplarin icine bakmis :)
Bu da Ozan'in merdiven cikmayi ogrendigi ilk hafta cekilmisti. Burda Ozancik 10 aylik henuz. Son iki haftada merdiven tirmanma olayinda baya suratlendi, simdi cok seri halde cikabiliyor merdivenleri ama henuz inmeyi basaramiyor.
Ve burda da yine bir konusma cabalari. Babasi hala daha bir umutla "baba" demesini istiyor ama o baba disinda anne, anneanne, dede herseyi diyor. Babasini cok sevmesine ragmen Ozan'imin dili "baba" demeye donmuyor ne yazik.
Gilroy Sarimsak Festival'i her sene oldugu gibi yine kalabalik ve sicakti ama hava ilk gittigimiz seferkine gore daha iyi sayilirdi. Sanirim ilk gittigim sene (2009 veya 2010'du sanirim) hava 100 F derece civarindaydi. Gectigimiz haftasonu ise sadece 80-85 F derece civari oldugu icin cok rahatsiz etmedi.
Otoparka arabamizi park ettikten sonra shuttle bus duragina yuruduk ve bizi fuar girisine goturecek olan otobuse bindik. Siranin onunde olmamizdan oturu hemen en ondeki koltugu kaptik. Ozan kocaman camlari olan bu dev aracin icinde bir yandan soforu izlerken bir yandan da Disneyland'a gidip de en sevdigi alete binmis bir cocuk sevinciyle etrafa bakiniyordu. Ilk otobus deneyimi burda oldu Ozan'imizin.
Cimlerin uzerine serilip de karnimizi doyuduktan sonra hemen yanimizda kizli erkekli oturan gencler grubundan bize laf attilar Ozan'in onlari izledigini farkettiklerinde. Cici bir abla ve abi'de yanimiza gelip Ozan'in elinden tutup tay tay yaptilar, sevdiler.
Pazar gunu Hakan Abi'mizin annesi Nuran Teyze ve kizkardesi Ecem ile bulustuk. Rosewood Otel'in patiosunda keyifli bir aksam uzeri gecirdik. Ilk kez bir hayvani sevdi Ozan'cik ve bu hayvancik da yukarida resimde gozuken kopekcikti.
Ozan dogdugu gunden beri jazz dinlemeyi cok seviyor. El Camino Hospital'da ki odamizda 4 gun boyunca ( sezeryan dogum yaptigimdan oturu 4 gun kalmistim) devamli Pandora'dan Pink Martini radyo dinlemistik. Hatta hemsirelerden bilmis olani bizim odaya gelince cikmak istemiyordu "ne guzel muzikler bunlar, nerden buluyorsunuz?" filan diye bizimle muzik hakkinda lafliyordu her gelisinde. Pink Martini Radyo'da en sevdiklerimiz;
-Hey Eugene -Let’s Never Stop Falling in Love -Clementine
Jazz Seven minik Ozan gectigimiz gunlerde anneannesini Stanford Mall'da her yaz duzenlenen acik hava jazz konserlerinden bir tanesine goturdu. Babasinin da is cikisi onlara katilmasiyla iyice keyiflenen Ozan keyifli bir aksam uzeri gecirdi.
Sonraki gunlerde yine Stanford Mall'a giden Ozan bu sefer de orda ki selale gibi olan su havuzunun buyusunde kaldi. Suya bayilan Ozan o havuzun basindan hic ayrilmak istemedi.
Los Altos'da ki Bumble Café cocuklar icin cok guzelmis. Onunde ki kum havuzunda cocuklar oynarken ebeveyinler de caylarini yudumlayip yemeklerini yiyebiliyorlar. Hatta iceride PlayRoom denen oyun alaninda maximum 2 saate kadar birakabiliyorsunuz cocuklari, saati $20.00.
Hem anneannemizi agirlamak hem de Ozan arkadaslariyla oynasin diye Emel Teyzesi bizi haftaici evine davet etti. Ozan en sevdigi arkadaslarindan olan Tuana ve Beren ile su havuzuna girip islandi, sonra kurulanip koltukta poz verdiler. Ardindan Ozan Beren'in mavi arabasina bindi, kornasini otturmeyi de ihmal etmedi. En son gitmemize yakin Beren'lerin bahcesinde top da oynadilar. Cok guzel bir gun geciren Ozan o gun hem cok hareketli oyunlu bir gun gecirmenin hem de gunduz ikinci uykusunu pas gecmenin getirdigi yorgunlukla aksam yatagina koyar koymaz uykuya daldi ve ertesi Sabah 7'ye kadar uyudu. :)
Bu nickname ( lakap, takma isim) denilen seyler ozellikle ABD'de cok yaygin. Okul yasina gelmeden henuz bebeklikte aileler cocuklari icin takma isimler yakistirip koyabiliyorlar. Oglusumuz icin Ozan ismini secerken de okul yasina geldiginde arkadaslarinin komik lakaplar takip dalga gecme ihtimalini azaltmayi goz onunde bulundurduk.
Oglusun ilk lakabi poppyseed oldu! Zaten bu yuzden de blog poppyseed olarak kaldi :) Poppyseed lakabini bulmamiz ise soyle oldu. Hamile kaldigimi ogrendigim 4. hafta'da internetteki kaynaklarin cogu bebegin buyuklugu icin " at week 4, your baby is the size of a poppyseed" yani " 4. Haftada bebeginizin buyuklugu corek otu veya hashas tohumu kadardir" diyordu. Iste o yazilari okuduktan sonra hamileligim boyuncu bizimkinin adi poppyseed olarak kaldi.
Poppyseed'den sonra "bebis", dogumdan sonra "Ozan" oldu. Ardindan ben arada "kerata" dedim, babasi arada "adam" veya "herif" dedi, olgun tavirli bir bebek oldugundan oturu :) Bir ara " haydut" diye takildik hareketlendigi zaman doneminde.
"Annesinin kuzusu, babasinin aslani" oldu cogu zaman.
Ama son zamanlarda hep "Chapata" diye sesleniyoruz ona, yani "Chapatapa"nin kisaltilmis hali. Bu isimi babasi takti ona Ozan konusmaya baslayip da ilginc sesler cikarmaya basladiginda esinlendi ve boye bir lakap buldu. Arada bir dusunuyoruz acaba "chapatapa" olarak mi yoksa benzer sekilde olan "Chatapata" olarak mi kalsin diye. Benim "Chapatapa" demek daha kolayima geliyor acikcasi. :) Bir anne baba olarak daha garip bir lakap bulamazdik sanirim, aferim babasi :)
Iste 3 gun once bahcedeki oyun havuzundan emekleyerek cikip yerki tasa burnunu surterek yara bere icinde kalan "haydut kerata aslan kuzu chapatapa adam poppyseed Ozan"
Annesi'nin SFSU ogrencilik yillarindan cok yakin arkadasi Ozlem Teyzesi Ozan'i ziyarete gelirken 3.5 yasindaki kizi Kayra'dan cok guzel bir hediye getirmis. Emeklemeye 9.5 aylikken baslayan ve simdi devamli taytay vaziyetinde ellerimizden tutup da yurumek isteyen Ozan icin harika bir oyuncak; kopek seklinde yuruyec. Istersen ustunde oturup gezebilir, istersen de kopegin ustune oyuncaklarini ayiciklarini koyup sapindan tutarak yurutebilirsin. Ozan simdilik dugmelerine basip basip cikan sesleri ve sarkilari dinlemeyi tercih ediyor ama Turkiye'den dondugumuz zaman bu kopecigin devamli evde Ozan'la beraber turlar atacagini gorebiliyorum :)
Ozan'i yine cok sevindiren baska yeni bir oyuncak ise yesil plastik topu oldu. Sisme havuzundaki minik plastik toplariyla aylardir oynadi zaten Ozan'cik, hatta minik toplari firlatmada usta oldu bile. 10 aylik olmasina yakin biraz daha orta boyda tutmasi kolay yesil plastik bir top aldik ki anneannesi ile top oynama olaylarini biraz daha ilerletebilsin diye. Goruntuler iste asagidaki videoda.
Amerikali arkadaslarim Sarah ve Christina'nin bebekleri ile cektigimiz bu pozda Ozan 8.5 aylik filandi sanirim. Parkta ki bulusmalarimizdan birine ait bir poz.
Temmuz ayinin 4'unde 4th of July ABD'nin bagimsizlik bayrami olarak kutlanir. Bu milli bayram tatilinde Tugrul'un da bir hafta boyunca shut down ( zorunlu tatil) kullanmasi gerektigi icin ailecek kisa bir tatil yapma karari aldik.
Temmuz 2 Sali gecesi bir gece kalmali Carmel gezisi yapma fikri herkesin hosuna gidince ben hemen oteli ayarladim. Carmel Country Inn'den 2 odali bir suit oda ayarladim. Gidince gordum ki bekledigimden daha ufak ve karanlik bir suitmis ama neyse ki bir gece kaliyorduk. Ozan'li tatilimizi en son o 3.5 aylikken Hawaii'de yaptigimizdan oturu simdi 9.5 aylik olmus minik yaramazla bizi nelerin bekleyecegini bilmemenin tedirginligiyle ikinci geceyi rezerve etme cesaretini gosterememistik. Gerek de yokmus zaten... Bir gece Carmel'de kalip ertesi sabah Monterey'i gezerek evimize donmek bize yetti de artti bile.
Ilk gun Carmel'e gitmek uzere yola ciktigimizda yola cikis saatini Ozan'in ogle uykusu zamanina denk getirdik ki yaklasik 1 saat 45 dk surecek olan araba yolculugunda cok fazla mizirdanmasin, yol cabuk bitsin diye. Yola ciktiktan 10 dk sonra Ozan'cik uykuya daldi ve otele vardigimiz zaman uyandi. Tugrul ve ben arabanin on koltuklarinda zaman cabuk gecsin diye zeka oyunlari ile kafa yorarken ( iki muhendis kari kocanin kum saatli zeka oyununu cozmesi 1.5 saat aldi, yaslaniyor muyuz ne) anneanne de arkada Ozan'la beraber oturuyordu. Otel'e varip yerlestikten sonra yuruyerek downtown Carmel'e gittik. Orda kisa bir yuruyus, kahve molasi ardin da Ozan biraz daha kestirsin diye araba ile 17 Mile Drive turu yaptik hava kararana kadar. Ghost Tree, Spanish Bay ve The Lone Cypress noktalarinda durup diger gezi noktalarini bu seferlik pas gectik kisitli zamandan oturu. Aksam 6:30 civari favori mekanimiz olan Casanova Restaurant'da aksam yemegi icin odamiza ugrayip ustumuzu degistirdik ve yemege gittik. Kirmizi saraplarimizin yanina enfes Fransiz yemekleri siparis verdik, Ozan da bos durmadi biraz bizim yemeklerimizden biraz kendi krakerlerinden yiyerek karnini doyurdu. Yemek esnasinda etraftaki masalara laf atarak romantik yemeklerini yiyen ciftlerin ilgisini cekip arkadaslik kurmayi da basardi minik kerata.
Guzel bir aksam yemegi ile sonlandirdigimiz Carmelde ki ilk gecemizin ertesi sabahi Scenic Tour ( manzarali araba turu) yaparak okyanus kenarindan Carmel'in enfes manzarali evlerinin onunden araba ile gectik, parlayan gunesin altinda denizde ziplayan yunuslar bile gorduk :) cok harika bir manzara vardi. Ozancik yine uykuya daldigi icin Monterey'e dogru yola cikmanin vakti gelmisti. Monterey'e vardigimizda Ozan hala ogle uykusunda oldugundan dolayi anneannesi arabada onu beklerken Tugrul ve ben de uzun zamandir basbasa kalmanin sevinciyle romantik bir yuruyuse ciktik. Ufakligin uyanmasi ile beraber Yelp'deki yorumlari ilgimizi ceken Schooner's Bar Restaurant'da deniz mahsullu guzel bir oglen yemegi yaptik. Tatli olarak da Cannery Raw'da ki Ghirardelli'de dondurma yedik. Biz deniz manzarasina karsi dondurma yerken onumuzdeki plajda kumda ve denizde oynayan cocuklari gorup cok heyecanlanan Ozan'cigi yerinde tutamadik, apar topar dondurmamizi yiyip kumlara indik. Ozan'in simdi keyfi tam yerine gelmisti :)
Bu guzel gezi hepimize cok iyi bir degisikli olmustu...
Tugrul Haziran sonunda is icin gittigi Hindistan gezisinden dondu. Onun 1 haftalik yoklugunda bir kac kere Ozan'i skype ile gorme konusma firsati oldu. Ilk skype gorusmemizi oraya gidisinin 2. gunu yaptigimizda Ozan biraz duygusallasti, dudaklar buzulup gozleri doldu babasini ekranda gorunce.
Ama inanin bir hafta sonra babasi eve dondugunde boyle bir tepki beklemiyordum Ozan'dan. Tugrul havaalanindan eve geldiginde Ozan hala oglen uykusunu uyuyordu. Babasi o uyanana kadar valizini bosaltti, dusunu alip temizlendi, buyuk bulusmaya hazir hale geldi. Birazdan iste o an gelmisti, Ozan oglen uykusundan uyanmis, yataginda homurdaniyordu babasinin donusunden bihaber...
Odasina gittim, perdelerini actim. " Aman da benim tatli kuzum uyanmis, bak sana bir suprizim var, babasi gelmis Ozan'in. Hadi babamizi cagiralim, gel babasi! " dedim. Tugrul'un odaya girmesiyle bizim ki hickiriklara boguldu. Oyle icli icli hickirarak aglamaya basladi ki hepimiz sasirdik, hatta korktuk bile nefes alamiyor diye. 5-10 dakika boyunca hickira hickira agladiktan sonra rahatladi bizim ki, olayin sokunu da atti uzerinden. Sonra Tugrul'un yuzunu ellemeye basladi ama hickiriklar devam ediyor azalmis da olsa. Bizim ki cok iclenmis anlasilan babasinin yokluguna.
Dramatik bulusmanin sonunda keyifli bir oyun bekliyordu.